18 Mayıs 2013 Cumartesi

Reklam Yıldızından "Edebiyatçı" Olur muymuş?


Tuna Kiremitçi, Bizimlesin!
                                                                                         

Sağ yanağındaki gamzenin çekiciliğinin farkında, gülümser bir pozu geliyor aklıma Tuna Kiremitçi denince. Bir Hollywood aktörüne de benzetiyorum ama isim hafızam çok müthiş olmadığından ancak googlelayıp bulabiliyorum kim olduğunu: Jonny Deep. 

Sene 2003 veya 2004, eşim İzmir'in en eski ve köklü lisesinde edebiyat öğretmeni. Bizim eve tuğla gibi kalın klasikler ve ciddi eleştirmenlerin övdüğü kitaplardan başkası girmiyor. Onlar da teker teker girebiliyor, korsan yaygınlaşmışsa da biz korsana karşıyız çünkü. Bu esnada eşim, Tuna Kiremitçi'ye ayılıp bayılan kız öğrencilerinin hayranlıklarını anlamak için sanırım, yazarın "Git Kendini Çok Sevdirmeden" isimli romanıyla çıkageliyor bir gün. Bu evin okumaya programlı robotu ben olduğumdan, eşimden önce okumuştum kitabı. Kendinden yaşça büyük bir kadınla ilişkisi olan bir kahramanı vardı, anımsadığım kadarıyla romanın. İlişkiyi bir yerde bitirme kararı alıyorlardı yani "...çok sevdirmeden". Bunu gerçekçi olmamakla birlikte eğlenceli bulmuştum. Bana kalsa zaman, aşk-ilişki bağlamında çok'u azaltmıştır hep, yani bekleselerdi geçecekti yine de... 

Çok fazla ayrıntı hafızamda yer etmese de okuması keyifli olmuştu. Ancak şöyle bir duygu tortusu kalmamıştı: Yazarın her kitabını alayım, mutlaka okuyayım. Liseli kızlara bırakmıştım onu okumayı besbelli. Ayrıca gözüme o kadar yakışıklı gözükmemiş de olabilir tabii. Biz büyük davalara inanan nesile kıl payı yetişenlerdendik. Yazdıklarının çocuksu gelmesinden, onu çok küçük, kendimi evli barklı biri olarak çok yaşlı bulmuş da olabilirim. Çünkü bazen başkalarında da bunu yaşıyorum. Doğum tarihini görünce biraz şaşkınlık yaşıyorum. Neredeyse yaşıtmışız!

Burada tartışmaya açılan reklama kadar, onun edebiyatçı kişiliğini sorgulamak aklıma gelmezdi. Bence edebiyatla iştigal ediyorsa edebiyatçıdır. Bunu yargılamak, hakkımız olmamalı. Okuma-ma hakkımız ise sonuna kadar saklıdır. Reklamın mantığını tartışalım diyeceğim ama reklamlara söz geçirmek, paranın seyrine söz geçirmeye çalışmak olur ki buna hangi bireyin gücü yeter? Reklamı boykot edebiliriz belki. Ben çoğu reklamı boykot ediyorum kişisel olarak.

Aslında belki de mesele edebiyatçıların çok az kazanırken, hatta sırf bu işi yapsa aç kalabilecekken, Tuna Kiremitçi'nin normalde aktörlerin aldığı astronomik rakamlara o reklamda oynamasıdır. Yakışıklı bir yazar olmanın nimetleridir bunlar, kapitalist düzen her şeyi kullanır. Bu yeni bir durum veya saptama değil ki!

Aklıma 'Bugün Ne Giysem?' programı geliyor böyle şeyleri görünce. Sanki bir edebiyat üst kurulu var ve:"Cümleleriniz birbiriyle uyumsuz, noktalamalarınız yerli yersiz, fazla yakışıklısınız; bu da sanatınızın önüne geçiyor," o halde İvana Sert diliyle "'Bizımlae değilsın!'. " mı denecek, Tuna Kiremitçi'ye? Nasıl olacak bu iş?

Ayrıca ben bu arkadaşın koca bir lisenin -seçilerek gelmiş-kızlarını şiire, roman okumaya, yazmaya ittiği konusunda duyumlar aldım. Kızların bu ilgisi eminim erkek öğrencileri de harekete geçirmiştir. Rakip güçlü olunca... Kaç edebiyat öğretmeni bunu yapabilir? Lise çağlarında kızlar için şiir, roman yazan, gitar çalan, beste yapan birine hayranlıktan daha doğal ne olabilir? De o da yaşlanıyor işte... Liselerde son durumlar ne minvalde bilmiyorum? 

Bir de gamzeli bir kadınla ilişkisi vardı. Sahi o nerede? Biz böyle tartışadururken yakında ona da bol bütçeli bir reklam teklifi gider. O gamzeli kadın çok edebi ayrılık metinleri yazıyordu, bir ara sosyal medya onlarla kaynıyordu. Edebi ilişkiler daha bir güzel oluyor; ne derseniz deyin. Şiirli sataşmalar, düz yazılı sitemler, bestelere sinmiş ayrılık acısı... İnsanın ayrılası geliyor, sırf bu yüzden. Tabii önce böyle romantik adamı bulacaksın ki, ayrılık da bir şeye benzesin, değil mi ama?

NOT: Bu yazıyı aslında facebooktaki Kitap, Dergi, Eleştiri sayfasına yorum olarak yazmıştım. Sonra nota dönüştü. Sosyal medya edebiyatın düşmanı değil, birlikte yapabilecekleri şeyler var. Bu görüşümü destekliyorsanız lütfen sayfamıza gidin ve önce beğenin. Sonra görüşlerinizden yararlanabilmemiz için bize yazın. 


Bambolika
17. 05. 2013
Ankara


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder