31 Temmuz 2013 Çarşamba

Makarna Margerita

Spagetti yani kıymalı makarnaya vejeteryan hatta vegan bir alternatif üretmek adına sizler için, nasıl etsiz pizza varsa, etsiz ama zengin soslu makarna icat ettim. Yıllarca çok uğraştım ve başardım. (yalanım batsın ama makarna güzel, idare edin)

Niyeyse benim aklım evdeki malzemeler kıt olunca daha güzel çalışır, mucit ruhum ışıldar. Cimri değilim asla, ama idareliyim. Şimdi gidip kıyma al, çubuk makarna al! Canın spagetti çekti; pişir. Kim uğraşacak? Daha önemli işlerim var benim. Facebook'ta kampanyalar bekler, twitter'da hashtag çalışmalarım aksar sonra. Sosyalin kralıçasıyım, evvel Allah. Lakin bir de vergi alabilsem iyiydi. Kendime yeni üniversite kazandım, sonbaharda başlayacağım. Eski kazandığım yetmemeye başlamıştı. Lakin okumaya yetecek gelir yok! Sosyal medyaya verdiğim mesai para olarak dönse iyiydi. Direk yemek, giysi olarak da kabul edilir. Ha istenirse kitap da olur.

Geyiği bırakalım. Benim öğrenci maceralarım bitmez.
Makarna Margarita, adının zerafetinden de anlaşılacağı üzre bir makarna türü olup evde bulunan her makarna ile olur.

Malzemeler:
1. Evde ne varsa türü makarnadan yine varsa bir tam paket(1/2 kg eder evet, bilmiş okur var bir tane şurda, sus bi sen!)
2. Sosumuza gerekli, vegansanız bazısı gereksiz olabilecek malzemeler.
   2.1. Tereyağı, mısır özü, fındık yağı(anladığınız üzre kısaca yağ dediğimizden)
   2.2. Bir iri baş soğan( büyük soğan yani, gidip kurbağa yavrusu bulmaya kalkmayın)
   2.3. Üç dört sivri biber
   2.4. Dört olgun ve de dolgun kırmızı domates( icat çıkardılar koyu, morumsu, siyahımsı domatesler var, onlar olmaz, rengi tutmaz deyim ben size)
   2.5. Üç diş sarımsak ve bir baş parmak boyutunda zencefil, bunlar aynı maddede çünkü küçük rende ile rendelenecek
   2.6. Baharatlar, Akdeniz baharatı denen bir karışım var, onu kullanıyorum ben. Ha bir de sosa taze reyhan yaprağı çok yakışıyor. Ben de kuru vardı onu kullandım. Himalaya tuzuna da geçtim, ayıptır söylemesi ama oğlum dalga geçiyor. Sonuçta Nacl işte diyor.
   2.7. İki kaşık salça, domates + biber güzel oluyor. Deneyler o yönde...

Makarnayı haşlayın. Al dente olsun. Yalan, öyle sevmez Türkiyeliler. Adam gibi pişirin. Löp löp çiğnemeden gitsin. Al dente İtalyanca dişe gelir sertlikte manasındadır. Hava olsun diye yazdım. Yoksa öylesini çok sevdiğimden değil. Pişmiş makarnayı süzüp azcık yağlıyoruz.

Sosu için bütün malzemeleri küçük küçük doğruyoruz. Sos tencereciğine(benim böyle, sevimli bir tencerem var bu iş için) önce birkaç kaşık yağ koyuyoruz ve soğan, biber, domates, sarımsak ve zencefil ve salçayı ekleyip biberler dişe gelip ancak pişmişse sosu ocaktan indiriyoruz.

Makarnayı tabağa alıp, üzerine bu sosu gezdirdik miydi, offf. İki tabak yeniyor. Ben yedim demin. Ordan biliyorum. Hah, ben biraz proteince zenginleşsin diye kaşar ve beyaz peynir de serperek yedim. Tamam tamam, beyaz peynir kaç haftadır dolaptaydı, atılmasın diye... İtiraf ettiriyorsunuz her şeyi. İşte böyle oldu:


Bambolika in the Kitchen
31.07. 2013


29 Temmuz 2013 Pazartesi

Mantarlı Dana Sote



                                                                 Kukuvaka

Yeşil mercimek salatasının yarattığı infial- elbette bana göre- üzerine ciddi şımardığımdan olsa gerek, epeydir bloğuma yeni yemek tarifi girmeyince, okurlarım aç kaldı, hemen bir yemek yapıp tarifini yazayım endişesine kapıldım. Belki de hep yeşil mercimek yiyorlardır, yazıktır, bile dedim, ne yalan söyleyeyim.

Yalnız benim ev ahalisi ne yazık ki etobur. Mercimek salatasının adı salata diye, yemeğin yanına garnitür sanıyorlar. Her neyse, bu etoburların küçüğü mantarlı et soteyi çok sever. Bugün onun gönlünü yapasım geldi.

Tedarik edilecek malzemelerimiz şunlardır: 

1. 1/2 kg dana sotelik et
2. 1/2 kg çiftlik mantarı(Of-Çaykara civarında buna kukuvaka derler)
3. Bir büyük baş soğan, üç-dört sivri biber, üç olgun domates, üç-dört diş sarımsak, bir havuç
4. İki kaşık salça
5. Baharatlar ve bir defne yaprağı
6. Mantarlar ayıklandıktan sonra kararmasın diye un, bir limon suyu ve sulu karışım.

Eti kuşbaşı doğrayıp az yağ eklediğimiz tenceremize alıyoruz. Bir süre böyle et suyunu salıp yeniden toplayana kadar pişiriyoruz. Bu işlemi yaparken önce harlı ateş sonra düşük ateş kullanıyoruz. Zaman zaman karıştırmayı ihmal etmiyoruz. Bu şekilde yirmi dakika kadar pişiririm ben. Yemeklik doğradığımız soğan ve ince kıyılmış sarımsağı ekliyoruz sonra. Sırasıyla küçük küçük doğranmış havuç, biber ve en sonda domatesleri ekliyoruz.

Mantarları güzelce soyduktan sonra kuşbaşı büyüklüğünde doğrayıp, önceden hazırladığımız bir limon suyu, iki kaşık un, bir litre kadar sudan oluşan karışımda bir süre bekletiyoruz. Böylece elimizde akça pakça mantarlarımız oluyor. Süzüp soğuk sudan geçirerek onları da pişmekte olan yemeğe ekliyoruz.Salçayı da ekledikten sonra bir süre harmanlanıp pişiyor. Mantarın suyu yemeğin suyuna geçince sıcak su ekleyerek istediğimiz yoğunlukta bir yemek elde edebiliriz. Ben sulu sevmem. Bazen domatesler çok suluysa su bile eklemek gerekmeyebiliyor. Gerektiğini düşünüyorsanız sıcak su eklerseniz daha iyi olur. Defne yaprağı  ve baharatları(kara biber, kimyon, pul biber, kekik ekledim ben) da yemeğe serptikten sonra kapağını kapatıp, havuçlar yumuşayana kadar pişiriniz. Bilenler bilir bu havuç, etten bile inatçı olabiliyor.

Yanına pirinç pilavı da yapınca, yaklaşık olarak şöyle bir tabağınız olur:


 Domates kabuğundan gül de benden hediyesidir.

Not: Aynı tarifi , kuzu, tavuk, hindi eti ile denedim. Elinizi korkak alıştırmayın, hepsiyle güzel oluyor. Özellikle tavukla daha kısa sürede pişiyor elbette.

Afiyet şeker olsun.

Bambolika in the Kitchen
29.07.2013