5 Mart 2012 Pazartesi

Aklımda Ne Kaldıysa

Dün yani 4 Mart günü bütün günümü Anayasa Platformunun İzmir ayağındaki oturumuna katılarak geçirdim. 750 kişilik rekor katılım İzmirlinin gezenti ruhunun yansıması mıdır, diğer kentlerde düşük katılım gösteren kadınların İzmir denince canlanmasının tezahürü müdür bilemedim. Ama bu çok güzel bir duyguydu: İtiraf ediyorum. % 31'imiz kadındı. Yalnız, gelen temsilci heyette bir kadın gördüm o da konuşmak için söz almadı veya vermediler. Hiç kadın milletvekili gelmedi.

Vatandaşı mutlu etmenin aslında ne kadar kolay olduğunu anladım. Eline televizyon kumandası yerine seçeneklerden birini oylayabileceği bir kumanda verilince mutlu oluyor. Anında salon onun fikrini de sonuç olarak görüyor. Yemeği ayağına geliyor. Konuşuyor ve yiyor. En donanımlı olan akşam öğünü sırasında bir gün daha bizle kalır mıydınız sorusu denk gelince, hepimiz evet diyoruz. Oturum bitmiştir, yorgunluk var ama bir işe yaramış olmanın verdiği yanılsama ile keyifler doruk noktadadır.

12 Eylül anayasasının yılmaz savunucularının öğrencisi olarak halkın -gerçi çoğu üniversite mezunu veya bir şekilde konuyla ilgiliydi salondakilerin- hangi noktaya geldiğini merak ediyordum. Bu toplantıya katılmamın temel nedeni bu idi.

STGM'nin birkaç toplantısına da katılmış biri olarak anayasa yapım sürecini edebildiğim kadar takip ediyordum..

Doğru mudur yanlış mıdır bilmem ama masada söz alanların hangi siyasal eğilime yakın olduklarını bulmak ilk bir saat işim oldu. Bulunuyor da kolayca. Gerçi her yöne meyleden ayran gönüllü vatandaş çoktur. Aslında  siyasi konjonktürü de bunlar belirler. Onları ikna etmek kolaydır örneğin ama bu fikirden kaç saat sonra vazgeçecek diye kendimle iddiaya girmişliğim vardır. :)

Dindar nesil yetiştireceğiz diyen başbakanın yansıması, masada en zorlu rakipti. O zaten yetiştirilmişti. Belki istenildiği kadar başarılı bir ürün değildi ama inadıyla yıldırıyordu.

Çoğumuz okullarda din dersinin zorunlu olmasını yanlış bulduk. Dindar zat çocuğuna "yanlış" olan Evrim Teorisi okutulduğu için çok muzdaripti. Ben de çocuğuma istemediğimiz halde Sünni İslam eğitimi verildiğinden. Gerçi Evrim Teorisi yanlıştı, din(onun dini tabii) bize iyiliği, güzelliği öğütlediğinden doğruydu... Ben başka dinler de var; belki ben onları çocuğum öğrensin istiyorum dedim veya zaten o dinlere mensup olabiliriz, biraz şaşırdı haliyle...

Çocuğumuzu aile olarak dindar yetiştirmedik, çok vicdanlı ve dindar insanlara karşı benden anlayışlı oldu. Bense dindarlığın tavan yaptığı bir yerlerde büyüdüm. Bilmem bir şeyler anlatabildim mi?

Bu zatın ısrarla halkın "% 98'i Müslüman olan ülke" demesi üzücüydü. Kim verdiyse bu oranı! Altın oran mübarek!

Dünkü toplantıdan sonra "dindar olma"nın ama kindar olmamanın aslında ne kadar rahatlatıcı bir şey olduğunu düşündüm. Vicdanınızı nasıl kullanacağınız yazılıdır. Kirlenirse af dilersiniz. Çok kötü bir şey yaptıysanız; şeytana uymuşsunuzdur... Uykusuz gecelerin ilacı bulunmuş....

Oysa kendi pekiştirilmiş vicdanı içinde dönenir durur bazılarımız.

 ---------------------------------------------------------------------------------------------------------
Konuyla ilgili haberin  linki aşağıdadır. Okuyunuz... Katılımcı demokrasi örneğidir. Umarım bu katılımların yansıması duyumsanır yeni anayasada.

http://www.beyazgazete.com/video/anahaber/trt-1-66/2012/3/5/anayasa-platformu-izmir-de-izle-251830.html






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder